Umutcan ile Mesleklere Yolculuk I Tülin Çeneli Dönmez ile Röportaj
Merhaba,
Umutcan ile Mesleklere Yolculuk’un bu haftaki konuğu Tülin Çeneli Dönmez.
Tülin Hanım’ın kariyer hayatından, deneyimlerinden, görev ve sorumluluklarından, kurumsal iletişimin öneminden, kriz iletişiminden, reklamdan ve daha fazlasını konuştuğumuz çok güzel bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportajımızın sizin için de faydalı olacağına eminim.
Kendinizden ve çalışma deneyimlerinizden bahseder misiniz?
20 yılı aşkın süredir sektörde çalışıyorum Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunuyum. Ben üniversitede okurken çalışmaya başladım hem okul hem de işi beraber götürmek benim için çok güzel bir deneyim oldu. Sektörü görmek için çok istekli ve heyecanlıydım dolayısıyla farklı ajanslarda ve alanlarda deneyimler kazandım. Öncelikle stratejik planlama alanında çalışmaya başladım çünkü stratejik iletişim bizim mesleğimizin temeli. Stratejik iletişim alanında eğitimler aldım ve uygulamalarını yaptım. Sonra medya ilişkileri, müşteri ilişkileri, planlama ve proje yönetimi gibi farklı departmanlarda da deneyim edindim. Sonrasında kurumsal iletişim tarafının nasıl ilerlediğini, süreçlerini görmek istedim ve kurumsal tarafa geçtim.
Öncelikle bir sağlık kuruluşunda kurumsal iletişim yöneticiliği ardından bir teknoloji firmasında kurumsal iletişim ve pazarlama müdürlüğü yaptım. Bu deneyimleri edinmek bana çok iyi geldi çünkü ajans tarafını yönetirken kurum tarafındaki süreç yönetimini de bilmek çok faydalı oluyor. Ancak sonra benim en çok keyif aldığım alanın ajans tarafı olduğunu fark ettim ve ajansa geri döndüm. Deneyimlerimin ardından ve öğrenciliğimden beri hayalim olan kendi markalarıma, kendi yaklaşımımla hizmet vermek için 2015 yılında ortağımla birlikte Feveran İletişim’i kurduk. Yaklaşık 7 yıldır yeni nesil marka iletişim ajansı olarak hizmet veriyoruz ve kuruluşumuzdan bu yana 250’ye yakın markaya hizmet verdik.
Bana mesleğinizi anlatır mısınız, görev ve sorumluluklarınız nelerdir?
“Yaratıcı iletişim markaların ölçüsüdür”
Önceden sektörümüzde mesleğimiz halkla ilişkiler olarak tanımlanıyordu fakat günümüze baktığımızda daha geniş kapsamlı hizmet vermeye başlamamızla birlikte mesleğimizin adı daha çok iletişim danışmanlığına evrildi. Dolayısıyla biz de kendimizi iletişim danışmanı olarak konumlandırıyoruz. Markaların veya bireylerin özünde iletişim stratejilerinin belirlenmesi, bu iletişim stratejilerinin de uygun aksiyonlarla hayata geçirilmesi yani markaların görünür olmalarını ve hayata karışmalarını sağlıyoruz. İlk kurulduğumuzda ajansımızın mottosunu “İletişim markaların ölçüsüdür” demiştik. Şimdi ise “Yaratıcı iletişim markaların ölçüsüdür” diyoruz. Çünkü rekabetin bu kadar yoğun olduğu, bu kadar markanın iletişim hizmeti aldığı ve tüketicilerine sunduğu ortamda farklılaşmak ve yaratıcı olmak oldukça önemli. O yüzden yaratıcı iletişimi biz merkezimize koyup hizmet vermeye özen gösteriyoruz.
Bu mesleği yapacak kişilerde bulunması gereken yetkinlikler nelerdir?
“Bu meslek heyecan ve merak duymadan yapılabilecek bir meslek değil”
Bence en önemlisi yaptığımız işi sevmek çünkü iletişim sevilmeden yapılacak bir alan değil. Meslek olarak da kolay bir iş yapmıyoruz, stresli ve her daim kendimizi güncellememiz gereken bir alanda çalışıyoruz. Bu alanda çalışmayı istemek, iletişimi hayatın bir parçası olarak görmek, etrafındaki gördüğü şeylerden ilham alabilmek, bu bakış açısını kazanmak oldukça önemli. Dolayısıyla istekle beraber mesleği hayatın bir parçası haline getirmek gerekiyor. O zaman meslekten keyif alıyor ve besleniyorsunuz. Türkçeye hakim olmak, kendini iyi ifade edebilmek, trendleri takip etmek, sabırlı olmak, çok yönlü çalışabilmek ve vazgeçmemek de oldukça önemli.
Sizce mesleğinizin avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Avantaj olarak bireyi sürekli geliştiren ve büyüten bir meslek olduğunu söyleyebilirim. Sosyal bir yapınız varsa gerçekten çok keyif alıyorsunuz, yeni insanlarla tanışıyor, yeni ortamlara giriyorsunuz. Benim için bu büyük bir avantaj. Aslında bana göre bir dezavantajı yok çünkü kendime iletişimci olmasaydım ne olurdum sorusunu sorduğumda cevabını bulamıyorum. İletişim, benim için hayatımın merkezinde olan bir yerde ve ben de olmak istediğim yerdeyim. Fakat genel olarak baktığımızda stresli bir iş, zaman yönetimini çok iyi yapmak gerekiyor bazen saniyeler ile yarışabiliyoruz. Krizlere karşı esnek olabilmek, metanetli olmak, baskı altında çalışmaya alışkın olmak çok önemli. Köprü görevi gördüğümüz için aynı anda birçok farklı profili yönetebiliyor olmak gerekiyor.
Herhangi bir kriz yaşadınız mı, yaşadıysanız nasıl yönettiniz? Kriz yönetiminde dikkat edilmesi gerekenler nedir?
Kriz, hayatımızın bir parçası zor bir alan fakat sevdiğim bir alan. Krizlere hazırlıklı olursanız, nasıl yöneteceğinizi bilirseniz krizi yönetmek korkulduğu kadar da zor değil. Bizim markalarla çalışmaya başlarken ilk sorduğumuz şey “Bir kriz iletişimi planınız var mı?” sorusu oluyor. Her senaryoyu öngörmek tabii ki mümkün değil ancak kriz anında nasıl hareket edebileceğini bilmek bile çok önemli. Buna hazırlıklı olmayan markalar büyük kaoslar yaşıyor, bunun için markalara kriz iletişim planları olmalarını özelikle vurguluyoruz. Eğer bir kriz iletişimi planınız, kriz ekibiniz varsa kriz anında nasıl hareket edeceğiniz belliyse kriz çok da korkulacak bir şey değil.
Reklamın iyisi, kötüsü olur mu?
Evet, reklamın iyisi kötüsü olur. Biz markaların itibarı üzerine çalışıyoruz kısa dönemli satış hedefli ilerlemiyoruz, her zaman uzun vadeli bakıyoruz. İletişim danışmanlığı dediğimiz alanda öncelikle markaların itibarına hizmet ediyoruz ve bir algı yönetimi yapıyoruz. Burada stratejimizi ilmek ilmek örerken ufacık bir hatayla her şey alt üst olabiliyor. Dolayısıyla burada çok dikkatli hareket etmek gerekiyor, bu açıdan baktığımda ben reklamın iyisi kötüsü olur diyorum.
Şirketler halkla ilişkiler veya kurumsal iletişim departmanına neden ihtiyaç duyuyor? Neden bu alanda bir destek almaları gerekiyor?
“İletişim bir bilim aslında, profesyoneller tarafından yapıldığında gerçekten işe yarıyor”
Hem ajans tarafından hem de kurumsal iletişim tarafından baktığımızda işin profesyonellerinin alanda yer alması çok fark ediyor. Çünkü siz oraya itibarınızı teslim ediyorsunuz. İtibarınızı teslim ettiğiniz kişilerin ve ekibinizin donanımlı ve alanında uzman olması çok önemli. Ayrıca kurumsal iletişim ekibiniz varken bir ajansla çalışıyor olmak da çok önemli. Dışarıdan bakan bir gözün olması, o alanda uzmanlık kazanmış bir ekiple çalışıyor olmak kurumlar için çok büyük bir avantaj. Ajans tarafından baktığımızda gerçekten konuya hakim meslektaşlarımızla ilerlemek çok kıymetli çünkü aynı dili konuşabiliyor, ortak hareket edebiliyor ve iyi sonuçlar alabiliyoruz. O yüzden ikisi de birbirini etkiliyor.
Ajans yapılanmanız nasıl, hangi alanda çalışanlar bulunuyor?
Biz entegre iletişim ajansıyız. Stratejinin belirlendiği, konumlandırmanın yapıldığı ve iletişim aksiyonlarının alındığı alan olan iletişim danışmanlığı departmanımız var. Markaların tüm tasarım süreçleri ve projelerin görselleştirilmesi süreçleriyle ilgilenen kreatif departmanımız var. Halkla ilişkiler departmanıyla entegre çalışan dijital iletişim departmanımız var. Bir de markalara özel projeler veya proje bazlı işler yaptığımız etkinlik ve proje yönetimi departmanımız bulunuyor.
Bu alanda okuyan öğrencilere tavsiyeleriniz neler olur?
“Merak etmekten, araştırmaktan, kendinizi geliştirmekten vazgeçmeyin ve bunları insanlarla paylaşma hevesinizi kaybetmeyin”
En başından itibaren dediğim gibi istemek çok önemli fakat en önemlisi kendinizi geliştirmeniz. Her alanda kendinizi ifade edebilmek ve bu alanda iyi hizmet edebilmek adına her anlamda kendinizi donatmanız gerekiyor. Bilmediğiniz bir sektörle ilgili de araştırma yapmanız, çalışmanız gerekebilir. Dolayısıyla merak etmekten, araştırmaktan, kendinizi geliştirmekten vazgeçmeyin ve bunları insanlarla paylaşma hevesinizi kaybetmeyin. İyi bir iletişimci olmak iyi bir iletişim kurmaktan geliyor.
Diğer röportajlarıma buradan ulaşabilirsiniz;
Deniz Kaan Akoğlu İle Röportaj
Gülşah Peker ile Röportaj
Cem Arıdağ ile Röportaj
Yusuf Ziya Yüce İle Röportaj
